7 Nisan 2009 Salı

SİYAH DANTEL ÜLKESİ



Bir zaman sonra bir gariplik bulaştı insan yürüyüşüne.Şaşırtıcı bir an çarptı sıradan günlerden birinde değil mi?Saklı hazinelerin yerini bilenlerdenim.Duymamıştım ,yaşamamıştım belki ama biliyordum. İlk kanı gördüm elbisemde karanlıktan damlamıştı.Huzursuzlaşmıştım.Aramızdaki anlaşma değişiyordu.Tıpkı hikayelerdeki gibi ,başakları savuran ,rüzgarı estiren kelimelerle başbaşa kalmıştım.Zaman izin vermiyor yürümemize önce bacaklarıma vurmuştu sözlerden fırlayan kamçılar..


Yavaş yavaş toprağa gömülmeye başladı bacaklarım .Bir köke dönüşüyorlardı.Seslere bıraktık kendimizi ben tekillere bırakıyordum aslında ,o çoğullara.Sesli harflerle yazılan kelimeler istiyordum sesli harfler olmadan kelimeler olmuyor biliyordum.Oysa harfler hep sessizdi.Gözlerim daha yeşil yerleri görüyordu.
Bilgi bilimin elinde sihirbaz olmuş harfler sessizleşmişti.Oysa ben sadece sesli harflerle konuşmayı biliyordum ve giderek sessizleştim.....
Bir zaman sonra boşlukta kaybolmayan şeyler olduğunu görüyordum ancak o boşluk hiç varolmadı....Yüksek sesli bir koroydum tek başıma boşlukta yankılana yankılana....Zamanla koro gidemeyenlerin şarkısını senfoniyle söyler olmuştu...
Ama ben seninle yürüyordum kendiceğim,seninle çocuk düşlerimden tanıdığım seninle .Kahretsin bütün ayrıntılar hafızamda .Bir deniz kenarına ürkekçe yaklaştığımda, karşıdan bana el salladığın kıyılarda....
İğneyle kazılan bir kuyu gibi dünyam.Bir siyah dantel ülkesi.Siyah ipek ve boşluk . Boynumda asılı kolyem yok artık . Renkleri kazıyarak tanıyan tırnaklarım var ellerimde.Ağlatamadım içimi uzun zamandır.Gitme gitme kendiceğim yollar çok tehlikeli.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder







Kendi masalını kendine anlatmayan hayatı anlatmasa da olur ...Tek kitabımız odur ....