5 Nisan 2009 Pazar

SARIL KENDİNE


Onunla aramdaki herşey, susmanın o dingin ve hareketli sınırlarında başladı.İlk kez ordularımı görüp, gözlerimi kapamaya başladığımdaki telaş ve o telaşın çoşkunluğunu izledim kendimde.Onun açtığı yollarda herbir yol sanki ,kopmuş bir parçanın canlanışı gibiydi.Ya al,ya öldür ezberinin tekrarlanışı gibi....İnsanoğlu bir yanıyla herşeye katlanıyor.... Ne büyük bir güç!!!
Şarkılar eski anıtları yıkıp yenilerini kuruyorken,boşluk sanki kendi anatomisinde bişey varediyorken, hacimler dört köşeye ya da bazen bir dairenin sonsuz spiraline tutuluyorken herşey uçuyordu.Evet herşey canlı bir şekilde uçuyordu...Bu düş izlenimlerinin harika yanıyla olağanüstü bir deneyim.İnce ve karmaşık yaşam kolayca sanatsal ve aklın sınırsızlığında karar verme özgürlüğüyle az rastlanır bi şekilde biçimleniyordu kendi kaderimizi yaşarken.
Eski Asya kentleri ..... Ya da suzinak makamından çalan bir zaman.... Başa dönmenin başdöndürücü zevki ...Her rüyanın yedi yılda çıkması ve kestiremediğim sonuçlar var aklımda..... O,hisseden aklımda ve düşünen kalbimde.....İnsanın kendisinin karşısına geçmesi o müthiş titreyen an.....Bir zaman çarpışması...Hızlı kan pompalanışı gibi bileklerime ;ölüm buysa sessiz değil!Sessizlik de ölüm değil yaşamın taa kendisi.Gölgede mermerden bir dünya,elimde yazgı kağıtları ve konuşulacak herşeyin sessiz sözcükleri, saygıyla başlarını eğiyorken ;güneşim gelsin sıcacık kollarıyla....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder







Kendi masalını kendine anlatmayan hayatı anlatmasa da olur ...Tek kitabımız odur ....