21 Kasım 2010 Pazar

ŞAFAK


Başlangıçta karanlık vardı
Şairler de bunu görmeyi sürdürüyorlar ..



Gece siyah ,gece karanlığı yok eden silen ..Ne zaman gece yaratıldı karanlık o gün aydınlık oldu ..

Şafağı taşır o, kara tahtasında bize yazmayı öğretti .En mahrem en güzel yolculuktur gece ..Tarihi de yoktur zamansız ve kayıtsızdır .O sebebten birbirine bağı da yoktur .Dipsiz bir gözdür ışığın ucunu tutanların gördüğü .

Geceye gece gibi gelmenin alemi yoktur ,bilmek başlamıştır karanlık varlıkta yok olmuştur..

Bilmek varmaktır ,varmak ise bilmek ...

Yahut dedi ses ;

Aydınlandık gün olduk varsay öylesini .Zamansız bir yerlerden sana bir şarkı söyledik .İşittin .Kamçıydı gözlerin gösterdik .Tüm mecazlar anlam kazanmıştı ,boşbedeni bıraktığımızda güneş ve havanın mührü tenine vurulduğunda .

Ya sonra dedi ses ;

Gece kendini bildiğinde gece midir içinde bile .Gün batımı ile alaca karanlıktan kesme umudunu .Gölgenin adı sen de, resmi sen de .Her saatin bir işlevi olduğu gibi bir noktada kararsızdım ;ya yeni bir pazar açılacak ya da seni dirhem dirhem satacağım sattığın gibi beni ...
Menüngüç tohumu gibi savuracağım yerlebir ,karanlıkla bir ..

O gün dedi ses ;

İşte o gün dedim kalabalığın arasında bir yas sözcüğü dolaşır oldu ve duydular o öldü .Ölümün bir armağan olduğu düşüncesi tarifsiz bir sevinç veriyordu içime .Gördüğüm ilk taşta ağırırken güneş oraya ilk kez geldiğini öğrendiğim bir mucize olmuştu .Hiç kuşkusuz karanlığı yaşamaya zorlayacak kadar sevmiş olmamdı bu .Bir duruma ,bir olguya uzaklaşırken sevmeyi nasışl öğrettimse kendime ...
O sabah 11.saate doğru hala karanlık gökyüzü dipsiz bir kuyuyu zorluyorken ben de onu hiç durmadan sarsıyordum .O eski şarkıdan aklımda kalanlar ise eski kelimeler..
Ancak bazı ölümler farklıdır ,bazı insanlar yalnız ölür . Onun ki tarifi yoktur .Duyumlar ise aynıdır herzaman herkes duyar .

Ölümü doğuma çeviren tek bir şey vardır dedi ses .
Biliyorum biliyorum ...

14 Kasım 2010 Pazar

Sarhoş Olun / Charles Baudelaire

Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda; tek sorun bu.Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız.Ama neyle?Şarapla,şiirleya da erdemle,nasıl isterseniz.Ama sarhoş olun.Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üstünde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun; “Saat kaç?” deyin. Yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir yanıtı size: “Sarhoş olma saatidir! Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.” Baudelaire Paris Sıkıntısı






Kendi masalını kendine anlatmayan hayatı anlatmasa da olur ...Tek kitabımız odur ....