17 Nisan 2010 Cumartesi

ADAM

Sürgün dünyanın, bir fikir satıcısının ellerinde ,iki büklüm olmuş ,paketlenmiş insan seslerinden gelen bir numaranın ucunda öldüm adam .
Oradaki ısırıcı ses kulağıma ulaşmıyor ,karşımdaki sesleriyle ulaştığını savunuyor .Görülüyor ki rüya rüyayı tutmuyor .
Mermer bir zemin üstünde dağılan kum zerrecikleri gibi ,görkemli kusurlu bir dağılış,alınan tez haberler merakımı içten içe ölüm duygusunu tatmak için kabartıyor her seferinde.Çilenin bir yün yumağına dönüşmesi olarak olağanlaşmış hayatlarda ,parça parçayı tutmuyor.Kendisiyle kendisini ayırmış adam ,yırtılan bir kağıdın ucundan iki hece olarak düşüyor masama .Hazar Denizinin küçük krallığında küçük bir prens o, hep çift atan bir düşeş gibi taşının kaderi .Barbar alanların yığıntılarını aramıza sürüp, düz alanda savaş yaratan doğunun ve batının şeytanı .Seferlerinin 647. kez yalanlanması akşam haberlerinde.Hoşgörümü ve istencimi yerine getirmek çabası ile iki karşıt düşüncenin savaştıkları noktada, yine birbirleriyle karşılaşacağını unutan adam .
İnsanlar garip inanışla ilahi gizem bilgilerine ait olduğuma inanıyor .Uzun zamandır uykusuzluk diyorum ben uyanıklıktan da kötü .Düş ikliminin fırtınalarına açık yassı yamaçları olan Arap dağları gibi, geceyi geleceğe bağlayacak olan çıplak bir gündoğumuna, yağmurlarla giren hiç giyinmeden yatağa uzanan adam ,
dalgaları kıyılarını döven adam .
BOŞLUĞA KAHKAHALARLA GÜLDÜ
sen boşluksan ben de içinim .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder







Kendi masalını kendine anlatmayan hayatı anlatmasa da olur ...Tek kitabımız odur ....