26 Haziran 2011 Pazar

ZAHİT BİZİ TAN EYLEME

Mavi Yıldız Çiçeği


Bütün yaşlı yüzlü kediler,bizimle gözgöze geldiler.Ben elimde çocukluğumdan kalma bir masal kitabına sarılırken pazarcının biri bir terazi de balık tartıyordu üç kuruşa ,alıcısı henüz pazarlığa oturmamışken onunla.Bir ipin ucunda sallananlar fazlasıyla ağırlık yapıyordu .Kız aşk yüzünden kendinden çıkıp, avare avare pazar yerinde,bir balkona sığınıp ,sadece sepeti uzatıp, bir sepet yumurta alıyordu .Ve o anda bütün yaşlı kediler ona bakıyordu.
Herkesi tanıdığı bu kent ve aynı anda herkesin onu tanıdığı bu kent ...Neresi burası?
Geceleri uyunan sabahları uyanılan bu kentte herkes aynı düşü görür ,sabah kalkınca kimse hatırlamazdı .Dar sokakları insanlardan pazarlarla çevrili taştan yolları olan ,yeni dokunmuş halıların seyrindeyken vitrin camlarında gördü kendini yeniden .Rengarenk ipliklerin motif motif işlenmiş ve halka halka önüne konmuş tüm renkleri oradaydı sanki .Sanki ellerini uzatsa tutacakmış gibiyken kimbilir kimler alacak ,kimler serecek uçsuz bucaksız mermer salonlu kubbeli şadırvanlı bir raksın altına onu .Ahh dünya raksı !Düşünüp üstünde dans edilen bir elinde arzularıyla rakkaseleri hüzne dalmak .Paravanların arasından gözgöze gelinen elmacık kemikleri çıkık rakkaseleri ...Tüllerden eteklikleriyle sanki sırça bir tendi onlar ..Derken pazaryeri insanlarla doldu taştı.Kalbi olanlarla .Kalbi olanlar sordular birbirlerine nerede o ?Sordukları asla cevaplarını bulamadıkları bir yudumluk tuzu ,aşkın sarhoşluğunda elleri kaybolmuşken elyazması bir hayatı noktalamak arzusuyla aradıkları şeydi .
Derken bir iskeleye gelindi .Pazardan birkaç kişi vardı iskele üstünde ,ellerinde kekremsi kokularıyla pazardan aldıkları otlar .Sarıp sarmalamışlardı özenle ,ardı sıra gelenlerse pazarın yaşlı kedileri .-Yaşamınızın o mucize öyküsünü arıyorsunuz ,dediler ,pazardan gelenler hep bir ağızdan -evet evet ,dediler.-Aramayın dediler onların hepsi hep bir ağızdan ve devam ettiler; her yaşam bir mucizedir ve asıl mucize bunu bilmemektir .Seyrettiğiniz halıdaki motifleri getirin gözünüzün önününe ,herbir renk ,herbir düğüm bu kentte bir yerde bir gölgedir biriyle .Her bir motif denk düşer öylece bir yere .Denk düşen herbir gölge var olur bilmeyin bilmeyin ,dediler onlara .Onlar pazardan gelenler ellerinde otlardan demetleri bir çuvalın içine doldurup çivit mavisi bir ipin ucunu takip ederek bir sokağa vardılar .Kediler de arkalarından sordular- bu çivit mavisi ip de nedir ?Öğrendiler ki halının içindeki yıldız çiçeğinin içinden kopan bir düğümcük .O düğümcük getirdi bu evin kapısına onları .Sarı çiçekli saksılarda yıldız çiçekleri olan üç merdivenli bir evin tahta kokulu bir tezgahının önünde ipekten iplikleri dokuyan ,ellerini kanatan küçük bir kız çocuğu küçük parmaklarıyla mavi iplikleri bir türlü dokuyamıyordu .O da ağlıyor ağlıyordu neden bu parmaklar mavi iplikleri dokumuyordu.Bir süre sonra pazardan gelenler kıza -sen de mavi iplikleri dokuma kırmızıyı doku dediler . Kediler hepsi aynı anda güldüler kırmızı diye bir yıldız çiçeği yok ki .Olduğunu varsayalım.Kırmızı yıldız çiçeği akşamlarda solan ,güneşle uyanan bir yıldız çiçeği oldu öylece bir yerde kök salan . Rüzgarın seyriyle bir o yana ,bir bu yana devrilip duran . Taa ki biri gelip onu dalından koparana denk . Kentten bir oğlan götürmek için sevdiği kıza .İstedi ki saçına taksın onu sevdiğinin onun en sevdiği renk kırmızı idi .Bu olmayan kırmızı yıldız çiçeği dalından kopmuş ,kökünden kopmuş ve olmayan haliyle oğlanın elinde sevgiliye gitti .Kız ise onu görür görmez - ne güzel bir mavi yıldız çiçeği bu böyle , dedi .Oğlan ise bu kırmızı maviden daha güzel daha güzel diyordu durmadan .Pazardan gelenler ve kediler öylece kaldılar .Dönüp tahta tezgahlı kızın yanına kırmızı yıldız çiçeği gördük demeye giderken tam da ; kız çocuğu sevincinden çığlıklar atıyordu kanayan parmaklarıyla - yaşasın mavi iplikleri dokuyorum mavi iplikleri dokuyorum . Herşey bir an içinde olmuştu Bütün mahalle şaşkınlıkla sokağa giren mavi ipin artık kırmızı olduğunu görüyordu .Kediler işte dediler ki ; artık kırmızıyı dokuyamayacak .Pazardan gelenler sanki hiç gelmemiş gibi ilk köşeyi dönüp gittiler .Oysa olsaydı vakitleri anlatacaklardı başka hikayeler .

16 ekim 2004 cihangir






Kendi masalını kendine anlatmayan hayatı anlatmasa da olur ...Tek kitabımız odur ....